Çocuklarda Besin Alerjileri

Besin alerjisi dünyada ve ülkemizde giderek artan bir hastalık grubudur. Sıklığı % 5-8 oranındadır. Ülkemizde besin alerjisine en sık yol açan besinler inek sütü, yumurta, fındık, fıstık, ceviz, mercimek, buğday olarak sıralanmaktadır. Yumurta, inek sütü ve buğday alerjileri genellikle erken bebeklik ve çocukluk döneminde belirti vermeye başlarken kuruyemişlere bağlı alerjiler daha geç çocukluk döneminde başlayabilmektedir.

Besin alerjileri cilt, solunum yolu ve mide-barsak sistemini etkileyerek bu sistemler ile ilgili bulgu verebilirler.

Ciltte;

-Kuruluk,kızarıklık, pullanma ile ortaya çıkan egzema (atopik dermatit)

-Yeni verilen gıda ile ortaya çıkan ciltte kabarıklık, kızarıklık, kaşıntı (ürtiker)

-Şişlik (Örn:Yüzde, dudak ve gözlerde )

Solunum yolunda;

-Hapşırık, burun akıntısı, gözlerde kaşıntı, kızarıklık

-Öksürük, hırıltılı, hışıltılı solunum

-Tekrarlayan bronşiyolit atakları

 

Mide-barsak sistemi

-Kusma, ishal

-Dışkıda kan

-Büyüme geriliği, beslenme reddi

-Yutma güçlüğü, besinlerin boğazda takılma hissi

-Karın ağrısı

Besin alerjisi tanısında deri testi ve kan testleri kullanabilir. Alerji tesbit edilen hastada, alerji seviyesinin periyodik ölçümleri ile hastanın alerjisinin azaldığı dönem saptanır ve yapılacak provokasyon (besin yükleme) testi ile ilgili besinin güvenle tüketip tüketemeyeceği bilgisi verilir. Bu izlem, hastanın alerji seviyesi düşmesine rağmen diyetine devam ettiği ve ilgili besinden mahrum kaldığı süreyi en aza indirir. İnek sütü alerjisi geçtiği halde testlerinde düşük de olsa pozitiflik devam ediyor diye 4-5 yaşına kadar dondurmanın tadına bakamamış çocuk sayısı hiç de az değildir.

Besin alerjileri alınan alerjik besini takiben bulguların çıkma zamanına göre iki tipe ayrılır:

Erken ve geç tip besin alerjileri
Erken tip besin alerjilerinde besin alımından sonraki dakika veya saatler içinde ortaya çıkan deride kaşıntı, kızarıklık, egzema, göz, dudak, dil ve damakta şişlikler, burunda kaşıntı, akıntı, tıkanıklık, hapşırık, gözlerde kaşıntı, sulanma, kızarıklık, kaşıntı, öksürük, nefes darlığı, hırıltı, bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal, tansiyon düşüklüğü, halsizlik, bayılma gibi belirtiler görülebilir. Deri belirtilerinin yanında solunum yolu veya sindirim sistemi ile ilgili belirtilerin birlikte olması “anafilaksi” olarak adlandırılan hayatı tehdit eden ağır alerjik reaksiyonu tanımlar.

Bu tip durumlarda alerji testleri pozitif saptanır.

Besin proteini ilişkili enterokolit, besin proteini ilişkili proktokolit ve eozinofilik mide-barsak hastalıkları(eozinofilik gastrit / duodenit / gastroenterit / kolit) gibi geç tip besin alerjilerinde genellikle besin alımından sonraki birkaç saat veya günler içinde ortaya çıkan inatçı kusma, karın ağrısı, ishal, kanlı dışkılama belirtileri ve bazen büyüme geriliği görülür. Bu tip besin alerjilerinde  deri testleri ve kan tetkiklerinde pozitiflik saptanmayabilir. Şüpheli besinin diyetten çıkarıldıktan sonra belirtilerin kaybolması ve alerji uzmanı tarafından denetimli olarak verildiğinde bulguların tekrarlaması ile tanı konulur. Uygun bir diyet günlüğü ve yakın takip bu hastalar için oldukça önemlidir.

Çocuklarda Astım

Astım, çocukluk çağının en sık kronik hastalığıdır. Astımda bronş adı verilen akciğer havayollarında kronik bir iltihabi reaksiyon mevcuttur. Ülkemizde astım sıklığı erişkinlerde %2-11, çocuklarda  ise %8-18 oranındadır. Ailesinde alerji olan kişiler astım gelişimine daha yatkındır. Çocukluk çağı astımında alerji erişkinlere oranla daha fazla görülür.

Astım şikayetleri çeşitli tetikleyici (sigara dumanı, hava kirliliği, soğuk hava, egzersiz, üst solunum yolu enfeksiyonları) ve duyarlı olunan alerjenlere (örneğin, ev tozu akarları, hayvan tüyleri, polenler, küf mantarları, hamam böceği, besinler) maruziyet ile kötüleşebilir.  Bu durum, öksürük, nefes darlığı ve hışıltı gibi şikayetler ile kendini gösterir.

Astımda ataklar halinde tekrarlayan öksürük, hırıltı ve hışıltı, nefes darlığı yakınmaları yaşanır. Gece uykudan kaldıran öksürük astım için tipiktir. Ataklar arasında hastanın şikayeti olmaz ve muayenesi normaldir. Hırıltı ve hışıltı olmaksızın sadece öksürük ile seyreden astım tipleri de mevcuttur.

Astım tanısı için iyi bir hikaye çoğu zaman yeterlidir. Ancak solunum fonksiyon testlerinden de faydalanılması gerekebilir. Solunum fonksiyon testleri spirometri cihazları ile yapılır ve hastanın havayollarındaki daralma ve nefes açıcı ilaçlar ile olan değişim ölçülür.

Astımda alerji varlığı sıklıkla deri testleri ile araştırılır. Astımda iç ortam alerjenlerinden ev tozu akarları, küf mantarları hayvan tüy/epitelleri, hamamböceği ve dış ortam alerjenlerinden çayır, çimen, ağaç ve yabani ot polenleri araştırılmalıdır. Bebeklerde ve erken çocukluk döneminde besin alerjenleri de astım tetikleyicisi olarak araştırılmalıdır.

Astımda kontrol edici ilaçlar ile ataksız, öksürük ve nefes darlığı yakınmaları olmadan bir hayat mümkündür ve ilaçların dozları bu amaç doğrultusunda düzenlenir.

Alerji saptanmış ise seçilmiş hastalarda alerjen spesifik immunoterapi tedavisi (alerji aşısı) ile alerjene duyarsızlaştırma tedavisi uygulanır. Tedavi en az 3 yıl sürmelidir. Alerjene duyarsızlaştırma tedavisi ile ilgili hastalığın (alerjik rinit, astım) belirtilerinde ve ilaç ihtiyaçlarında azalma/düzelme gözlenir. Çocuklarda alerji aşısı mutlaka çocuk alerji uzmanı tarafından yapılmalıdır.

Astım belirti ve bulguları yaş ile azalma gösterir ve bazı hastalarda tamamen kaybolabilir. Hastanın    alerjisinin olup olmadığı, sigara dumanına maruz kalıp kalmadığı geçme ihtimalinin önemli belirleyicilerindendir.

Besin alerjisi bulguları nelerdir?

Besin alerjileri cilt, solunum yolu ve mide-barsak sistemini etkileyerek bu sistemler ile ilgili bulgu verebilirler.

Ciltte;

-Kuruluk, kızarıklık, pullanma ile ortaya çıkan egzema (atopik dermatit)

-Yeni verilen gıda ile ortaya çıkan ciltte kabarıklık, kızarıklık, kaşıntı (ürtiker)

-Şişlik (Örn: Yüzde, dudak ve gözlerde )

 

Solunum yolunda;

-Hapşırık, burun akıntısı, gözlerde kaşıntı, kızarıklık

-Öksürük, hırıltılı, hışıltılı solunum

-Tekrarlayan bronşiyolit atakları

 

Mide-barsak sistemi

-Kusma, ishal

-Dışkıda kan

-Büyüme geriliği, beslenme reddi

-Yutma güçlüğü, besinlerin boğazda takılma hissi

-Karın ağrısı

 

Besin alerjisi bulguları görüldüğü gibi birçok hastalık ile benzer bulgulara sahiptir. Örneğin dışkıda kan görülen bir bebekte makat etrafındaki çatlak varlığı da benzer bulgular ortaya çıkarabilir. Ya da vücutta kabarıklık, kızarıklık ile kendini gösteren ürtiker enfeksiyonlara bağlı da ortaya çıkabilir. Bu nedenle hastadan detaylı hikaye almak, bulguların ilgili besinin alınması ile her zaman tekrarlayıp tekrarlamadığını sorgulamak ve detaylı muayene yapmak tanı konusunda oldukça önemlidir.

Hikaye ve fizik muayene yanı sıra deri prik testleri, kandan alerji testleri ve en önemlisi besin eliminasyon (besinin diyetten çıkarılması) ve besin yükleme testleri ile besin alerjisi tanısı kesinleştirilir. Besine yönelik alerji testlerinin yorumlanması ve besin yükleme testleri mutlaka çocuk alerji uzmanı tarafından yapılmalıdır.

Alerji tedavisi nasıl yapılır?

Genel olarak alerji tesbit edildiğinde ilgili alerjenden kaçınmak en önemli tedavi basamağıdır. Ardından uygulanacak ilaç tedavileri hastalığa göre farklılıklar göstermektedir. Alerjen duyarsızlaştırma tedavileri (alerji aşı tedavisi) ise alerjik nezle ve astım ile bazı besin alerjilerinde uygulanmaktadır.

Çocuklarda en sık görülen alerjik hastalıklardan solunum yolu ile ilgili olanlar alerjik astım ve alerjik nezledir. Her iki hastalıkta da solunum yollarının aşırı hassasiyeti, ilgili alerjene karşı (ev tozu, küf mantarı sporları, polenleri, hayvan tüyleri vb) alerji hücrelerinin artarak ortaya çıkardığı iltihabi reaksiyon mevcuttur. Anlık rahatlatıcı ilaçların yanında solunum yollarının bu hassasiyetinin ve iltihabi reaksiyonun kontrol edici tedaviler ile ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bu amaçla burun için en sık burun spreyleri ve şurup/tablet tedavileri, astımda ise inhaler denilen solunum yoluna farklı araçlar ile ile uygulanan ilaçlar kullanılmaktadır. Astımda bu tedavilerin uygun araçla ve teknikte uygulanması tedavi başarısı için oldukça önemlidir. Yaşa göre farklı cihazlar seçilebilir ve bu ilaçların kullanımı ayrıntılı şekilde hasta ve ailelerine anlatılmalıdır. Astımı kontrole etmek için en sık sprey kortizon ilaçları kullanılmakta ve bu ilaçların içinde mikrogram düzeyinde kortizon bulunmakta ve sadece uygulanan yerde (solunum yolunda) etki göstermektedir. Bu nedenle en sık kullanılan dozlarda sprey kortizon tedavisinin çocuğun büyüme ve gelişmesine zararlı bir etki göstermesi beklenmemektedir. Ancak minumum dozun seçilmesi ve gerektiğinde tedavinin kesilmesi için düzenli takip gereklidir.

Besin alerjisinde kaçınmak en önemli tedavi basamağıdır. Bu nedenle hikaye ve test sonuçları beraber değerlendirilerek net tanıya ulaşmak önem arz etmektedir. Gereksiz yere yapılan diyetler hem çocuğun yetersiz gelişimine neden olmakta hem de anne ve tüm ailenin yaşam kalitesini negatif olarak etkilemektedir. Uygun takiple değerlendirilen hastalarda erken dönemde diyeti çocuk alerji hekimi gözetiminde uygun formlar ile açmak (fırınlanmış, ısıtılmış vb.),  diyet açılması uzayacak hastalarda gerekli besin öğeleri, mineral ve vitaminlerin alındığından emin olmak gerekmektedir. Besin alerjisinde seçilmiş hastalarda ilgili alerjen ile duyarsızlaştırma (alerji aşısı) tedavisi uygulanmaktadır. Dünyada standart olarak üretilmiş tek besin alerjisi aşısı, yer fıstığı tableti olup henüz ülkemizde bulunmamaktadır.

Alerjen immunoterapi (alerji aşıları) alerji seyrini değiştirebilen tek tedavi yöntemidir. Alerji tedavisinde kullanılan ilaç tedavileri şikayetleri ortadan kaldırırken, alerji aşı tedavisi alerjiyi tamamen ortadan kaldırmayı hedefler. Alerji aşı tedavisi, alerjik nezlenin astıma ilerlemesini durdurur, yeni alerjiler gelişmesini engeller.

Aşı tedavisinde, alerjen cilt altı veya ağız yolu ile belli aralıklar ile uygulanır ve vücudun bu alerjene duyarsızlaştırılması sağlanır.  Tedavi süresi minumum 3 yıldır. Alerjen immunoterapi orta ağır şiddetteki alerjik nezlede ve hafif- orta astımda  etkilidir. Arı alerjisi olup arı ile ağır alerjik reaksiyon geliştiren çocuklarda arı alerjenine yönelik immunoterapi tek etkin tedavidir. Çocuklarda alerjen immunoterapi 5 yaş ve üzerine uygulanabilir. Alerji aşısı ile ilgili daha detaylı bilgi için makaleler kısmına bakabilirsiniz.

Atopik Dermatit

Atopik dermatit neden önemli bir hastalıktır?

Atopik dermatit bebeklerde/çocuklarda daha sonra gelişebilecek bir alerjik hastalığın ilk basamağı olabileceği için tanı ve tedavisi çok önemlidir. Bu çocuklarda alerjik hastalıkların görülme olasılığı diğer çocuklardan daha fazladır.

Atopik dermatit belirti ve bulguları nelerdir?

Atopik dermatit tekrarlayan kaşıntılı lezyonlar ile ortaya çıkan kronik bir cilt hastalığıdır. Atopik dermatit lezyonlarının yaş gruplarına göre yerleşim yerleri değişiklik gösterir. Bebek ve çocuklarda yüz, boyun, kollar ve bacakların dış yüzünde, daha büyük çocuklarda ve erişkinlerde dirseklerin iç yüzü ve dizlerin arkasında, yer yer gövde de kuruluk şeklinde kendini gösterir. Egzama tedavi edilmeyip kronikleşirse deride kalınlaşmalar ve tekrarlayan iltihaplı lezyonlar oluşur. Kaşıntı atopik dermatitin en önemli belirtilerindendir; huzursuzluğa, uyku bozukluğuna ve deride kanamalara yol açarak hayat kalitesini ciddi olarak bozar. Bebeklerde görülen orta-ağır şiddetteki atopik dermatitde besin alerjisi önemli bir tetikleyicidir. Test yapılarak saptanan ilgili besinin duruma göre anne ve /veya bebek diyetinden çıkarılması ile atopik dermatit bulgularında iyileşme gözlenir.

Atopik dermatit hastalığının seyri nasıldır?

Tedavi edilmeyen atopik dermatitde derinin hasarlı olması sonucu alerjenlere hassasiyet artar ve büyük çocuklarda ve erişkinlerde ev tozu akarı vb alerjiler gelişebilir. Atopik dermatit kontrol edilebilir bir hastalıktır. Etkin bir tedavi ve günlük cilt bakımı ile hastalığa bağlı belirti ve bulgular ortadan kaldırılır, tedavi edilmediğinde ortaya çıkabilecek sorunlar engellenir.

Atopik dermatitde tedavi nasıl sağlanır?

Atopik dermatit tedavisinde en önemli unsurlardan biri etkin cilt bakımıdır. Cilt bakımı, her gün katkısız şampuan ve cilt temizleyiciler kullanılarak yapılacak olan ılık banyo ve ardından cildin etkin nemlendirilmesi ile sağlanır. Bu bakımın sürekli olarak yapılması atopik dermatit alevlenmelerinin önüne geçecektir. Alevlenmeler ortaya çıktığında ise deri üzerine uygulanacak kremler/pomadlar, doktor kontrolünde ve önerilen sıklık ve süre ile kullanılmalıdır. Alevlenme döneminde kaşıntı azaltacak ilaçların kullanımı atopik dermatitli çocuğu rahatlatacaktır.

Atopik dematitli çocukta nelere dikkat edilmelidir?

Atopik dermatitli çocuk uzun süre güneşe maruz kalmamalıdır. Kıyafetlerin %100 pamuk veya pamuk karışımı olması önemlidir. Yünlü, kalın, kaba veya sentetik kıyafetlerden kaçınılmalıdır. Atopik dermatitli çocuk çok kalın ve sıkı giydirilmemeli, terlemesi önlenmelidir. Yeni alınan kıyafetler giyilmeden önce mutlaka yıkanmalıdır. Çamaşırları yıkamada çift durulama yapılmalı, toz deterjan yerine sıvı deterjan veya toz sabun kullanılmalıdır. Yaz aylarında denizde yüzmek atopik dermatit hastalarına iyi gelebilir. Denizden çıktıktan hemen sonra duş alınıp nemlendirici sürülmesi önem taşır. Suda fazla vakit geçirme, sıcak su, sabun, köpük, parfüm, kozmetik, alkol içeren cilt ürünleri, parmak ve hamur boyaları şikayetleri artırabilir. Deri lezyonlarında sıcaklık artışı, içi sıvı dolu kabarcıklar veya sarı kabuklanmalar oluşmuşsa ikincil enfeksiyon gelişmiş olabilir, doktora başvurulmalıdır.

BESİN ALERJİLERİ

Besin alerjisi dünyada ve ülkemizde giderek artan bir hastalık grubudur. Sıklığı % 5-8 oranındadır. Ülkemizde besin alerjisine en sık yol açan besinler yumurta, inek sütü, fındık, fıstık, ceviz, mercimek, buğday olarak sıralanmaktadır. Yumurta, inek sütü ve buğday alerjileri genellikle erken bebeklik ve çocukluk döneminde belirti vermeye başlarken kuruyemişlere bağlı alerjiler daha geç çocukluk döneminde başlayabilmektedir.

Kimlere besin alerjisi testleri yapılmalı?
Erken bebeklik döneminde ortaya çıkan orta-ağır şiddetteki atopik dermatitde (egzema) besin alerjisinin araştırılması gerekir. Bebek sadece anne sütü alıyor olsa da anne sütünden geçen besin

proteinlerine alerji geliştirmiş olabilir.
Ek gıdaya başlama döneminde yeni verilen gıda ile ilgili cilt (ciltte kabarıklık, kızarıklık, yüzde, gözde şişlik, egzemada artış vb), solunum yolu (öksürük, hırıltı), kusma, bulantı gibi bulguların ortaya çıkması yine besin alerjisinin araştırılmasını gerektirir. Böyle durumlarda sorumlu alerjenin doğru tesbit edilmesi ve alerji seviyesinin değerlendirilmesi için mutlaka alerji testleri yapılmalıdır.

Alerji testlerinin yapılmadığı durumlarda anne genel yönlendirmeler ile kendisinin ve bebeğinin diyetini kısıtlayacak, sonuçta kalitesiz bir anne sütü ve gerekli besinlerden belki de gereksiz yere kısıtlanmış bir çocuk beslenmesi ortaya çıkacaktır. Alerji tesbit edilen hastada, alerji seviyesinin periyodik ölçümleri ile hastanın alerjisinin azaldığı dönem saptanır ve yapılacak provokasyon (besin yükleme) testi ile ilgili besinin güvenle tüketip tüketemeyeceği bilgisi verilir. Bu izlem, hastanın alerji seviyesi düşmesine rağmen diyetine devam ettiği ve ilgili besinden mahrum kaldığı süreyi en aza indirir. İnek sütü alerjisi geçtiği halde testlerinde düşük de olsa pozitiflik devam ediyor diye 4-5 yaşına kadar dondurmanın tadına bakamamış çocuk sayısı hiç de az değildir.

Besin alerjisi tipleri nelerdir?
Besin alerjileri erken tip ve geç tip olmak üzere iki ana grupta incelenir: Erken tip besin alerjilerinde besin alımından sonraki dakika veya saatler içinde ortaya çıkan deride kaşıntı, kızarıklık, egzema, göz, dudak, dil ve damakta şişlikler, burunda kaşıntı, akıntı, tıkanıklık, hapşırık, gözlerde kaşıntı, sulanma, kızarıklık, kaşıntı, öksürük, nefes darlığı, hırıltı, bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal, tansiyon düşüklüğü, halsizlik, bayılma gibi belirtiler görülebilir.

Deri belirtilerinin yanında solunum yolu veya sindirim sistemi ile ilgili belirtilerin birlikte olması “anafilaksi” olarak adlandırılan hayatı tehdit eden ağır alerjik reaksiyonu tanımlar. Bu tip durumlarda alerji testleri pozitif saptanır. Besin proteini ilişkili enterokolit, besin proteini ilişkili proktokolit ve eozinofilik mide-barsak hastalıkları(eozinofilik gastrit / duodenit / gastroenterit / kolit) gibi geç tip besin alerjilerinde genellikle besin alımından sonraki birkaç saat veya günler içinde ortaya çıkan inatçı kusma, karın ağrısı, ishal, kanlı dışkılama belirtileri ve bazen büyüme geriliği görülür. Bu tip besin alerjilerinde genellikle deri testleri ve kan tetkiklerinde pozitif sonuç saptanamaz. Şüpheli besinin diyetten çıkarıldıktan sonra belirtilerin kaybolması ve alerji uzmanı tarafından denetimli olarak verildiğinde bulguların tekrarlaması ile tanı konulur. Uygun bir diyet günlüğü ve yakın takip bu hastalar için oldukça önemlidir.

ALERJİ TANISI NASIL KONULUR ?

Alerji tanısında en önemli basamak hastanın hikayesidir. Örneğin kedi ile temasta gözleri şişen bir çocuk, ek gıda döneminde yoğurt verildiğinde vücudunda kızarıklık kabarıklık çıkan bir bebek, bahar mevsiminde hapşıran, burnu akan ve kaşınan bir ergen bizlere net bir hikaye vermektedir. Bazı durumlarda ise hikayeyi ayrıntılandırarak ilgili veriyi almaya çalışırız. Çünkü alerjide hikaye testlerden çok daha önemlidir. Testlerin pozitifliği mutlaka hikaye ile ilişkili olmalıdır. Örneğin yıllardır buğday ürünleri sorunsuz tüketen bir çocuğun alerji testlerinde buğdayın pozitif çıkması o çocuğun buğday alerjisi olduğunu göstermez.
Hikaye net olsa da olmasa da bazı testler uygulayarak alerjiyi ve seviyesini kanıtlamak izlem ve tedavi açısından gereklidir. Alerji tanısında en sık kullandığımız testler deriden yapılan deri prik testleri ve kandan yapılan tekli veya çoklu spesifik IgE ölçümleri yapan testlerdir. Besin alerjilerinde deri ve kan testlerinin birlikte yapılması gerekebilir. Ayrıca besin alerjilerinde altın standart besin yükleme testleri, ilaç alerjilerinde deri altı alerji testleri ve ilaç yükleme testleri kullanılmaktadır.

DERİ PRİK TESTLERİ
Deri prik testleri alerji tanısında güvenilir, hızlı ve aynı anda çok alerjeni tarama imkanı verdiği için en çok tercih edilen testlerdir.
Ne zaman yapılabilir? Yaş sınırı var mıdır?
Hikayede alerji şüphesi var ise yenidoğan döneminden itibaren yapılabilir. Yaş sınırı yoktur. Ancak hangi yaşta ve yakınmada hangi testlerin yapılması gerektiği çocuk alerji uzmanının tecrübesi doğrultusunda seçilmelidir. Örneğin üç aylık bir bebekte burnu tıkalı diye polen alerjisi testlerini yapmak ne kadar yanlış ise besin alerjisinin en sık görüldüğü dönem olan ilk bir yaşta yoğun egzeması olan bir bebeğe erken diyerek besin alerjisi testlerini yapmamak da o kadar yanlıştır.

Nasıl yapılır? Çocuğum acı çeker mi?
Doktorunuz tarafından ilgili şikayetlerle uyumlu seçilen alerjen solüsyonları ön kol veya sırta damlatılır, 1 mm uca sahip olan lanset bu damlalar üzerinden cilde batırılır. Genel olarak hissedilen gıdıklanma şeklinde bir his iken ağrı eşiğine ve kaygı düzeyine göre çocuklar arasında farklılık gösterebilir. Ancak uykusundan uyanmadan test yaptığımız bebek hastalarımızın olduğunu bilmenin ailelerimizin kaygılarını azaltabileceğini düşünüyorum.

Deri prik testlerini kim yapmalıdır, nasıl yorumlanmalıdır?
Deri prik testleri çocuklara mutlaka çocuk alerji uzmanı gözetiminde yapılmalıdır. Alerji testleri sırasında nadir de olsa alerjik reaksiyonlar görülebilmektedir. Bu nedenle olası reaksiyonlara müdahale edebilecek donanıma sahip hastane veya muayenehane koşullarında yapılması önerilir. Deri prik testlerinin yapılması kadar, sonuçlarının ölçümlerinin değerlendirilmesi ve şikayetlerle ilişkilendirilerek öneri verilmesi de çok önemlidir. Bu nedenle çocuk alerji uzmanı tarafından test yorumunun yapılması gereklidir. Örneğin deri testinde veya kan testinde inek sütü alerjisi saptanmış olması mutlaka inek sütü tüketilmeyecek anlamına gelmemektedir. Özellikle besin alerjilerinde deri testlerini ve kan testlerini beraber değerlendirmek ve gerekli durumda besin yükleme testleri yapmak hastaya diyet yaptırma kararında çok önemlidir.

Deri prik testi yaptırmadan önce nelere dikkat edilmelidir?
Deri prik testleri öncesi alerjide kullanılan antihistaminik ilaçların, soğuk algınlığı ilaçları, bazı psikiyatrik ilaç ve mide ilaçlarının 1 hafta öncesinden kesilmesi gereklidir. Aksi takdirde test sonucu yanlış negatif çıkacaktır.

KANDAN ALERJİ TESTLERİ
Kandan yapılan alerji testleri ilgili alerjene yönelik vücudun ürettiği IgE (alerji ile ilgili antikor) değerini ölçmektedir. Tekli yapılan spesifik IgE testleri çoklu panellere göre daha fazla tercih edilmelidir.
Özellikle besin alerjisinde deri prik testleri ile birlikte kandan alerji testlerinin yapılması alerji seviyesi, gidişat, besin yükleme testi yaparak tolerans geliştirme zamanını belirleme konularında yardımcı olması nedeniyle tercih edilmektedir.
Moleküler alerji testleri seçilmiş hastalarda yapılabilir. İlgili yazıyı makaleler kısmında okuyabilirsiniz.