ARI ALERJİSİ

Arı sokması sonrası çoğunlukla arının soktuğu bölgede kızarıklık, şişlik gibi bölgesel reaksiyonlar görülür. Çok küçük bir grupta ise hayatı tehdit edecek reaksiyonları da içine alan tüm vücudu etkileyen reaksiyonlar görülebilir.
Arı sokması sonrası arının soktuğu yerde veya vücudun genelinde kızarıklık, şişlik, kaşıntı, öksürük, hırıltı, nefes almada zorluk, bulantı-kusma, tansiyon düşüklüğü, bayılma hissi veya bayılma görülebilir. Bu bulgular varlığında mutlaka acil servise başvurmak gerekmektedir. Arı alerjisi tanısı konulmuş hastalarda ise bu belirtilerin tekrarlama riski nedeniyle hastaya kendi kendilerine uygulayabilecekleri adrenalin otoenjektörü reçete edilmelidir.
Arı alerjisi tanısı için öncelikle arının türünün de sorgulandığı bir hikaye almak önemlidir. Arının soktuğu yerde iğnesinin kalması ve arının ölmesi bal arısı tarafından sokulma bilgisini verir ve bu bilgi değerlendiren hekim için olukça önemlidir. Ardından sık görülen arı türleri ile deri üstü veya deri içi alerji testleri ve/veya kan testleri yapılarak arı alerjisi tanısı konulur.
Arı sokması sonrası ciddi reaksiyon geçiren hastalarda, alerji aşı tedavisi oldukça başarılı bir tedavidir ve yeni ciddi reaksiyonları önlemede etkinliği yüksektir. Alerji aşısı tedavisinin çocuk alerji uzmanı kararı ile başlanması ve gözetimi altında yapılması çok önemlidir.
Arı alerjisi saptanmış olan hastaların korunma önlemlerine dikkat etmesi gerekmektedir. Açık havada yemek yemekten kaçınmak, şekerli veya tatlandırılmış içecekleri tüketmemek, parlak kıyafet, takı ve toka kullanmamak, parfüm, kokulu kozmetik ve bakım ürünü kullanmaktan kaçınmak, açıkta gıda ve çöp bırakmamak ve çöp kovalarının ağızlarını kapalı tutmak oldukça önemlidir. Bu hastalar adrenalin oto enjektörlerini yanlarında taşımalı ve tek başlarına açık havada bulunmaktan kaçınmalıdırlar.

EVCİL HAYVAN ALERJİLERİ

Evcil hayvanlar içinde en sık alerjiye neden olan hayvanlar kedi ve köpeklerdir. Hayvanların sadece tüyünde değil, salyasında, tükürüğünde, deri döküntülerinde ve hatta idrarında bulunan proteinlere karşı alerjik reaksiyon görülebilir. Bu alerjenler hava yoluyla da solunduğunda belirtilere yol açabildiği için, alerjik belirtilerin ortaya çıkması için mutlaka hayvana dokunmak gerekmez.

Evcil hayvan alerjisi olanlarda karşılaşma sonrasında gözlerde kaşıntı, kızarma ve sulanma, burun akıntısı, kaşıntısı ve tıkanıklık gibi göz ve burunla ilgili belirtiler, öksürük, nefes darlığı, göğüsten duyulan hışıltı gibi alt solunum yoluna ait belirtiler ve deride kaşıntı, kızarıklık, kabarıklık gibi alerjik deri bulguları ortaya çıkabilir.

Evcil Hayvan Alerjenlerinden Nasıl Korunabilirim?

  • Evcil hayvan alerjisi var ise şikayetleri kontrol altına almanın en etkin yolu evcil hayvanı tamamen ortamdan uzaklaştırmaktır. Bu durumda bile evcil hayvana ait alerjenden tamamen kurtulmak altı ay veya daha uzun zaman alabilir.
  • Her türlü evcil hayvan, alerjisi olan kişilerin yatak odasından uzak tutulmalıdır.
  • Yatak odalarında tercihen HEPA filtreli havalandırma cihazları kullanılmalıdır.
  • Hayvanlar daha sık (haftada 2 kez) alerjisi olmayan kişiler tarafından yıkanmalıdır.
  • En önemli alerjen kaynağı halı, kanepe ve yataklardır. Bu nedenle halılar azaltılmalı, kanepeler sık sık temizlenmeli, yatak ve yastıklarda hayvan tüyleri yerine sentetik ürünler kullanmalıdır.

POLEN ALERJİSİ

Polen taneleri gözle görülemeyecek kadar küçük olan, rüzgar ile çok uzak yerlere kolayca taşınabilen çiçekli bitkilerin çoğalmasına aracılık eden protein yapısında maddelerdir.

Polenlerin solunum yolu ile alınması durumunda burunda kaşıntı, akıntı, tıkanıklık, hapşırık nadiren ciltte kurdeşen (ürtiker), gözlerde ise kaşıntı, sulanma, kızarıklık, şişlik görülebilir. Astımlı hastalarda astım atakları (öksürük, hırıltı, nefes darlığı gibi) tetiklenebilir.

Polenlerden Nasıl Korunabilirim?

  • Bahar mevsiminde polenler gün içinde özellikle sabah erken saatlerde ve öğle saatlerinde yoğun olarak bulunduğu için evlerimizi bu saatlerde havalandırmamaya özen göstermeliyiz.
  • Bahar aylarında dışarı aktivitesi planlamaları uygun şekilde yapılmalıdır.
  • Eve girince dışarıda giyilen giysiler değişmeli, bol su ile duş alınmalı veya saç ve yüz bol su ile yıkanmalıdır.
  • Çamaşırlar polen mevsiminde açık havada kurutulmamalıdır.
  • Evde ve arabanızda polen filtreli klima kullanılmalı, filtreler uygun zaman aralıklarında değiştirilmelidir.
  • Taşıtlarda pencere açılmamalı, toplu taşımalarda açık pencere veya kapılardan uzakta oturmaya gayret edilmelidir.

 

HAMAM BÖCEĞİ ALERJİLERİ

Hamam böcekleri sıcak, rutubetli eski binalarda daha sık bulunurlar. Yuvalarını duvar aralarındaki çatlaklarda, havalandırma boşluklarında yaparlar. Restoran, hastane ve fırınlar en tercih ettiği bölgelerin başında gelir.

Hamam böceği alerjisi olan hastalarda burun akıntısı, hapşırık, gözlerde kızarıklık kaşıntı, öksürük ve nefes darlığı semptomları görülebilir. Hamam böceğinin dışkısı, tükürük ve vücut artıkları alerjiden sorumlu kısımlarıdır.

Yakınmalar hafif reaksiyonlardan ağır reaksiyonlara kadar her şekilde kendini gösterebilir. Hamam böceği alerjisi sıklığı giderek artmaktadır.

 

Hamamböceklerinden nasıl korunabilirim?

Evde açıkta çöp ya da yemek artıkları bulundurulmamalıdır.

Hamamböceklerine yönelik iyi bir ilaçlama yapılmalıdır.

KÜF MANTARI ALERJİLERİ

Küf mantarları alerjik etkisi olan, havada uçuşabilen sporlar üretirler. Nemli ortamları severler. Hem evde hem de ev dışında (evin güneş görmeyen nemli yerlerinde) bulunabilirler. Yaz sonu ve erken sonbahar zamanlarında (hava sıcak ve nemli olduğu için) spor sayısı fazla olduğu için bu dönemlerde hastaların şikayetleri artmaktadır. Alerjiye neden olan en yaygın küf mantarları şunlardır:

  • Alternaria,
  • Aspergillus,
  • Cladosporium ve
  • Penicillium

Küf mantarı alerjisi varlığında hapşırma, kaşıntı, gözlerde sulanma, burun akıntısı, burun tıkanıklığı veya burun, ağız ve dudaklarda kaşıntı gibi belirtiler ve/veya öksürük, nefes darlığı, hırıltı gibi astım belirtileri tetiklenebilir.

Küf mantarlarından nasıl korunabilirim?

Ev içindeki nemin azaltılması, ev dışında ise küf mantarlarının havada yoğun olduğu günlerde dışarı aktivitelerinde planlama yapılması önemlidir.

Küf mantarlarını azaltmak için ev içinde güneş görmeyen, hava almayan kapalı alanları havalandırmak,

Mutfak veya banyoda sızdıran boruları tamir ettirmek, küflü bölgeleri sulandırılmış çamaşır suyuyla temizlemek,

Çöpleri sık sık boşaltmak,

Yemek artıklarını ortada bırakmamak,

Buhar makinesi çalıştırmamak,

Ev içinde bitki yetiştirmemek,

Elbiseleri dış ortamda havalandırmak,

Evdeki nem miktarını %45’in altında tutmak için klima veya nem giderici alet kullanmak gibi önlemler alınmalıdır.

EV TOZU AKARI ALERJİSİ

Ev tozu akarları eklem bacaklılar ailesinden olup mikroskopla seçilebilen küçük canlılardır. Çoğunlukla ev içi ortamında bulunurlar ve insanların deri döküntüleri ile beslenirler. Akarlar, sıklıkla zeminde çökmüş halde durur ve yürümekle, hareketle kolayca havaya karışırlar.

Akarların ve alerjiye neden olan alerjenlerinin solunum yolu ile alınması durumunda burunda kaşıntı, akıntı, tıkanıklık, hapşırık, gözlerde kaşıntı, sulanma, kızarıklık, şişlik gibi alerjik rinit belirtileri ortaya çıkabilir. Astımlı hastalarda astım atakları (öksürük, hırıltı, nefes darlığı gibi) tetiklenebilir.

Ev Tozu Akarlarından Nasıl Korunabilirim?

Akarları tamamen yok etmek imkansız olsa da alınacak bazı önlemlerle maruz kalınması büyük ölçüde azaltılabilir:

  • Evin sık sık havalandırılması önemlidir. (Kuru havada, özellikle nem oranı %50’nin altına indiğinde ev tozu akarlarının hiçbiri yaşayamaz).
  • Buhar makinelerinin kullanılmaması gereklidir.
  • Yatak takımları haftada en az bir kez değiştirilmeli ve 60 C üzerinde yıkanmalıdır. Yünlü yatak, yorgan, yastık ve battaniye kullanılmamalıdır.
  • Halılar kaldırılmalıdır, halı yerine küçük ince yıkanabilir bir kilim kullanılabilir.
  • Kalın veya ağır perde yerine ince tül veya silinebilir stor perde tercih edilmelidir.
  • Odada mümkün olduğunca az eşya bulundurulmalıdır, kitap, biblo, oyuncak gibi eşyalar kapalı dolaplarda muhafaza edilmelidir. Peluş oyuncaklar kaldırılmalıdır.
  • Günlük olarak yüksek vakumlu veya HEPA filtreli bir elektrik süpürgesi ile tüm oda temizlenmelidir.
  • Temizlik sonrası hafif nemli bir bezle eşyaların tozu alınmalıdır. Temizlik alerjik bireyin olmadığı dönemde yapılmalıdır.

Evde evcil hayvan bulundurulmamasına özen gösterilmelidir.

Çocuklarda Ürtiker (Kurdeşen)

Vücudun her yerinde ortaya çıkabilen kızarık kabarık cilt lezyonlarına ürtiker (kurdeşen) adı verilir. Çocukluk çağında ani çıkan (akut) ürtiker tablosuna sık rastlanır. Bazen bu kabarık cilt lezyonlarına dudak, göz, yüz, el ve ayaklarda ödem de eşlik edebilir, bu tabloya da anjiyoödem adı verilir. Çocuklarda en sık ürtiker sebebi enfeksiyonlardır. Çocuğun geçirdiği üst solunum yolu, alt solunum yolu enfeksiyonları, idrar yolu enfeksiyonları veya mide-barsak enfeksiyonları ürtikere neden olabilirler. İlaçlar, böcek sokmaları, katkı maddeli yiyecekler ve besin alerjileri diğer nedenler arasındadır.

Ürtikerin geçirildiği yaş ve besin ile döküntülerin ilişkisi çok önemlidir. Örneğin ilk kez yumurta verilen bir bebekte yumurta verilmesini takiben ürtiker lezyonları gelişmiş ise sebebin yumurta alerjisi olma ihtimali yüksektir. Özellikle bebeklik döneminde ürtiker nedeni olabilecek besin alerjilerinin değerlendirilmesi önemlidir. Ürtiker lezyonlarına eşlik eden bayılma, halsizlik, şiddetli kusma, ishal, karın ağrısı, öksürük, hırıltı, nefes darlığı gibi bulgular ağır alerjik reaksiyon göstergesidir. Bu nedenle ani ortaya çıkan ürtiker yanında bu bulguların varlığı durumunda vakit kaybetmeden bir hastaneye başvurulmalıdır.

Ürtiker akut ve kronik olarak ikiye ayrılır. Akut ürtikerde lezyonlar günler içerisinde düzelme gösterir, ortalama 1 hafta-10 gün içerisinde geriler. Lezyonların süresi 6 haftayı geçer ise kronik ürtiker olarak isimlendirilir. Kronik ürtiker son yıllarda ototimmun hastalık (bağışıklık sisteminin yanlışlıkla vücudun normal dokularına saldırdığı hastalıklar) olarak kabul edilmeye başlanmıştır. Ancak kronik ürtiker varlığında vücutta kronik enfeksiyonlar (paraziter hastalıklar, diş hastalıkları, gastrit) ve diğer sistemik hastalıklar mutlaka araştırılmalıdır. Kronik ürtikerin fiziksel etkenler (sıcak, soğuk, basınç vb.) ile tetiklenen türleri de mevcuttur. Kronik ürtikerli hastaların düzenli aralıklarla takip edilmeleri gelişebilecek ek hastalık bulgularını izlemek açısından önem taşımaktadır.

Çocuklarda Alerjik Nezle (Alerjik Rinit)

Bir çocukta kronik veya tekrarlayan burun yakınmaları olması alerji durumunun araştırılmasını gerektirir. Alerjik nezlesi olan çocukların yıl boyu süren burun tıkanıklığı veya akıntısı olabileceği gibi ataklar şeklinde olan burun akıntısı, kaşıntısı ve hapşırık yakınmaları da olabilir. Alerjik nezle de gözler de etkilenebilir, göz içinde kızarıklık ve kaşıntı eşlik edebilir. Alerjik nezlede geniz eti dokusu da büyüyerek, tekrarlayan sinüs ve kulak enfeksiyonlarına, nefes alma zorluğu ve uyku bozukluğuna yol açabilir. Geniz eti büyüklüğü olan ve uzun süreli burun tıkanıklığı olan çocuklarda ev tozu, küf mantarları, hayvan tüyleri ve polen alerjileri gibi solunum yolu alerjenleri alerji testleri yapılarak araştırılmalıdır.

Çocuklarda Atopik Dermatit (Egzema)

Atopik dermatit erken bebeklik döneminden itibaren görülebilen kronik bir cilt hastalığıdır. Genetik yatkınlığı olan bireylerde çevresel faktörlerin de eklenmesi ile ciltte kuruluk, pullanma ve kaşıntı bulguları ile ortaya çıkar. Atopik dermatit, bebeklerde/çocuklarda daha sonra gelişebilecek bir alerjik hastalığın ilk basamağı olabileceği için tanı ve tedavisi çok önemlidir. Atopik dermatitte  tetikleyicileri bilmek ve cildi koruyucu önlemleri almak hastaların ve ailelerinin yaşam kalitesini olumlu yönde etkilemektedir.

Atopik dermatit lezyonlarının yaş gruplarına göre yerleşim yerleri değişiklik gösterir. Bebek ve çocuklarda yüz, boyun, kollar ve bacakların dış yüzünde, daha büyük çocuklarda ve erişkinlerde dirseklerin iç yüzü ve dizlerin arkasında, yer yer gövde de kuruluk şeklinde kendini gösterir.

Atopik dermatitin temel nedeni cildin bariyer özelliklerindeki bozukluktur. Bu bozukluğa cilt savunma hücrelerinin etkileşimleri de katkı sağlar ve iltihabi reaksiyon oluşturur. Sonuçta cildin su tutma kapasitesi azalır, kuruluk başlar. Kuruluk ve kaşıntı cildin normal fonksiyonlarını daha da  bozar, mikroplara  ve alerji gelişimine açık hale getirir.

Bebeklerde görülen orta-ağır şiddetteki atopik dermatitte besin alerjisi önemli bir tetikleyicidir. İlgili besinin duruma göre anne ve /veya bebek diyetinden çıkarılması ile atopik dermatit bulgularında iyileşme gözlenir.

Egzema tedavi edilmeyip kronikleşirse deride kalınlaşmalar ve tekrarlayan iltihaplı lezyonlar oluşur. Kaşıntı atopik dermatitin en önemli belirtilerindendir; huzursuzluğa, uyku bozukluğuna ve deride kanamalara yol açarak hayat kalitesini ciddi olarak bozar. Tedavi edilmeyen atopik dermatitte derinin hasarlı olması sonucu alerjenlere hassasiyet artar ve büyük çocuklarda ve erişkinlerde ev tozu akarı, hayvan tüyü, küf mantarı vb alerjiler de gelişebilir.

Atopik dermatit tedavisinde en önemli unsurlardan beri etkin cilt bakımıdır. Cilt bakımı, her gün  egzemalı ciltlere uygun şampuan ve cilt temizleyiciler kullanılarak yapılacak olan ılık banyo ve ardından cildin etkin nemlendirilmesi ile sağlanır. Atopik bebeklerde kullanılacak şampuan, duş jeli ve nemlendiricilerin alerjen (hindistancevizi, badem, soya vb), boyar madde, koku, esansiyal yağlar, üre, lanolin ve kimyasallar içermemesine dikkat edilmelidir. Bu bakımın sürekli olarak yapılması atopik dermatit alevlenmelerinin önüne geçecektir.

Alevlenmeler ortaya çıktığında ise deri üzerine uygulanacak kremler/pomadlar doktor kontrolünde ve önerilen sıklık ve süre ile kullanılmalıdır. Alevlenme döneminde kaşıntı azaltacak ilaçların kullanımı atopik dermatitli çocuğu rahatlatacaktır.

 

Atopik dermatitli çocukta nelere dikkat edilmelidir?

  • Atopik dermatitli çocuk uzun süre güneşe maruz kalmamalıdır.
  • Kıyafetlerin %100 pamuk veya pamuk karışımı olması önemlidir. Yünlü, kalın, kaba veya sentetik kıyafetlerden kaçınılmalıdır.
  • Atopik dermatitli çocuk çok kalın ve sıkı giydirilmemeli, terlemesi önlenmelidir.
  • Yeni alınan kıyafetler giyilmeden önce mutlaka yıkanmalıdır. Çamaşırları yıkamada çift durulama yapılmalı, toz deterjan yerine sıvı deterjan veya toz sabun kullanılmalıdır.
  • Yaz aylarında denizde yüzmek atopik dermatit hastalarına iyi gelebilir. Denizden çıktıktan hemen sonra duş alınıp nemlendirici sürülmesi önem taşır.
  • Suda fazla vakit geçirme, sıcak su, sabun, köpük, parfüm, kozmetik, alkol içeren cilt ürünleri, parmak ve hamur boyaları şikayetleri artırabilir.
  • Atopik dermatitli bebeklerin ev ısısı terlemeyi önleyecek şekilde ayarlanmalıdır.
  • Deri lezyonlarında sıcaklık artışı, içi sıvı solu kabarcıklar veya sarı kabuklanmalar oluşmuşsa ikincil enfeksiyon gelişmiş olabilir, doktora başvurulmalıdır.

Çocuklarda Anafilaksi (Ağır Alerjik Reaksiyon)

Anafilaksi ağır alerjik reaksiyon olarak tanımlanır. Çocuklarda en sık anafilaksi nedeni besin alerjileridir.  Diğer sık görülen nedenler ise ilaçlar ve böcek sokmalarıdır. Anafilakside en az iki ayrı sistem bulgusu mevcuttur. Anafilaksi sorumlu alerjene maruz kalmayı takiben dakikalar içinde gelişebilir.

Cilt;

Kızarıklık, kabarıklık, yüzde, gözlerde,dudaklarda ,el-ayak, genital bölgede şişlikler

 

Solunum sistemi;

Burun akıntısı, hapşırık, nefes darlığı, öksürük, hırıltı, hışıltı

 

Dolaşım sistemi;

Halsizlik, tansiyon düşmesi, bayılma, ağır durumlarda şok

 

Sindirim sistemi;

Yutma zorluğu, kusma, ishal, mide krampları

 

Tedavinin en önemli basamağı ADRENALİN dir. Yaşam kurtarıcı olan adrenalin kas içine yapılmalıdır. Anafilaksi ani gelişen bir durum olduğu için sağlık kuruluşuna başvuracak vakit olmayabilir. Bu nedenle hastaların veya ailelerinin kendilerinin uygulayabileceği hazır adrenalin otoenjektörleri mevcuttur. Hastalar ve aileleri bu otoenjektör kullanım eğitimlerini hekimlerinden almalı ve belli aralıklarla tekrar etmelidir.

Anafilaksiye neden olabilecek alerjenler mutlaka detaylıca araştırılmalıdır. Tesbit edilen alerjenden kaçınma ve etiket okuma (besin alerjisi için) oldukça önemlidir. Arı alerjisine bağlı anafilakside aşı tedavisi ile başarılı sonuçlar alınmaktadır.

Anafilaksi geçiren hastaların üzerlerinde alerjilerini gösteren bir belirteç  (bileklik, kolye vb) taşımaları gereklidir. Ayrıca anafilaksi eylem planlarının da takip eden hekim tarafından hazırlanması önem taşımaktadır.